Siyanür bataklığının altına gömülen 9 madenci hayatını kaybetti. Sabırlı Deresi, Fırat Nehri ve barajı - Urfa'daki Harran ovasına kadar kalıcı olarak siyanürle zehirlendi. Binlerce ölü balık 40-50 gün boyunca kıyılara vurdu. Oysa yerel halk, yaşam savunucuları ve özverili hukukçular, göz göre göre gelmekte olan olan felakete karşı yıllardan beri uyarmış, bu çılgınlığa son vermek için mücadele etmişlerdi: Maden kuyuları, siyanür gölü, atık depoları ve siyanürlü çamur dağı yerleşim yerlerinin yakınında ve hayati önem taşıyan Fırat Nehri'ne akan Sabırlı Deresi'nin yanıbaşındaydı. Siyanür gölü havayı ve çevredeki yaşam alanlarını zehirliyordu. Yetmez gibi, kullanılan "modern" buharlaştırıcılar da zehirli göl suyunu mikroskobik damlacıklar bulutu halinde havaya püskürtüyor, zehirin yayılması sürecini daha da yoğunlaştırıyorlardı. Maden kuyularındaki sürekli dinamit patlamaları, bir deprem zinciri gibi, insanlara ve çevredeki diğer canlılara dünyayı dar ediyor, daha önemlisi, zehirli çamur dağını sarsıyordu. Bu ise zehirli atık yığınının her an bütünlüğünü kaybedip çevreye akması riskini yaratıyordu. Nitekim şikayetçilerin yıllarca süren uzun mahkeme süreçleri, bu korkunç felaketle ansızın sona erdi. (Haber kaynağı: Yeşil Gazete 20 Ağustos 2024) |